Günümüzde yaşanan ekonomik dalgalanmalar , enflasyonist ortam kira konusunda da oldukça önemli gelişmeleri ve dava yükünü beraberinde getirmiştir.Yaşanan bu gelişmeler neticesinde ev sahipleri ile kiracılar pek çok konuda karşı karşıya gelmiştir. Özellikle taraflar yeni kira döneminde ödenecek kira miktarı, uygulanacak zam oranı hususlarında ihtilafa düşmektedir. Ev sahipleri ve kiracılar düştükleri bu ihtilafları her zaman sulh yoluyla çözmemekte mahkemeye başvurarak uyuşmazlığın giderilmesini talep etmektedir. Bu noktada en çok açılan dava türü kira tespit davası olarak karşımıza çıkmaktadır. Bizde bu yazımızda konut ve çatılı iş yeri kiraları için kira tespit davasını genel hatlarıyla ele almaya çalışacağız.
Silah ticareti ve kaçakçılığı suçları, kamu düzenini bozma potansiyeli taşıyan ve ağır cezalarla yargılanan ciddi suçlar arasında yer alır. Bu tür suçlar, bireysel olarak işlenebileceği gibi, örgütlü yapılar veya toplu ticaret ve kaçakçılık şeklinde de gerçekleşebilir. Türkiye’de yasalara göre bu suçlar, toplum güvenliğini tehdit eden ve sosyal huzuru bozan yönleri sebebiyle ağır yaptırımlara tabidir. Silah ticareti ve kaçakçılığı suçları işleniş şekline göre üç ana kategoriye ayrılmaktadır
Barınma hakkı Anayası'nın 36. maddesinde ; herkesin temel insani gereksinimleri karşılayabileceği insan haysiyetine yaraşır bir yerde barınma hakkına sahip olduğu şeklinde düzenlenmiştir. Ülkemizde barınma hakkı daha çok kiralanan konutlar üzerinden sağlanmakta olup bu hakkın kullanılması sırasında kira sözleşmeleri yapılmaktadır. Kira sözleşmeleri kiracı ve kiralayan taraflara çeşitli borçlar yüklemektedir . Bunlar kiralayanın mecuru kiracının kullanımına bırakma, kiracının ise bunun karşılığında kira bedelini ödeme borcudur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 299.maddesine göre: “Kira sözleşmesi, kiraya verenin bir şeyin kullanılmasını veya kullanmayla birlikte ondan yararlanılmasını kiracıya bırakmayı, kiracının da buna karşılık kararlaştırılan kira bedelini ödemeyi üstlendiği sözleşmedir."
Borcun varlığı veya yokluğu ile ilgili ihtilaflar, sıklıkla hukuki uyuşmazlıkların temelini oluşturan ve bireylerin ekonomik özgürlüklerini etkileyen konulardır. Türkiye’de, borçlunun kendisine karşı başlatılan bir icra takibine itiraz etmesi ya da borçlu olmadığını kanıtlaması için hukuk sistemimizde çeşitli dava yolları öngörülmüştür. Bu davalar, özellikle borçlu olmadığını iddia eden kişilerin kendilerini haksız takiplere veya icra işlemlerine karşı savunabilmesi için önem taşır. İcra ve İflas Kanunu kapsamında yer alan menfi tespit ve istirdat davaları, bu savunma...